1916 yılında tüm Türkistan’ı etkileyen büyük bir ayaklanma çıkmıştı. Bu ayaklanmada Kırgızlar tarihlerinde asla unutamayacakları acılar yaşadılar. Göçe zorlandılar ve büyük bir kırıma uğratıldılar. Bu ayaklanma, göçe zorlanan bir Kırgız gencini de hissî bakımdan çok etkilemişti. Bu genç; akıllı ve çalışkan Kasım Tınıstanov idi.
Kasım Tınıstanov 1901 yılında Kırgızistan’ın Issık Göl havzasındaki bir köyde dünyaya gelmiştir. Ne zengin ne de fakir, ortalama bir aileye mensup olan Tınıstanov, okuma-yazmayı babasından öğrendikten sonra 1909-1912 yılları arasında mahalle mektebinde, sonra ise 1913 ve 1916 yılları arasında Özbek ve Rus okullarında eğitim almıştır. Okuluna devam ederken 1916 yılında, yukarıda bahsettiğimiz 1916 Ayaklanması, namı diğer Ürkün Katliamı sebebiyle 120.000 Kırgız gibi o da ailesi ile çok zor şartlarda Çin’e göçmek zorunda kalmıştır. Sonrasında ise 1917 yılındaki Bolşevik Devrimi ile Rus Çarlığının yıkıldığını gören Tınıstanov ve ailesi yine göç sürecindeki zorlukları bilhassa tekrardan yaşamayı göze alarak vatanlarına dönmeye başlamıştır. Vatanına döndüğünde 18 yaşının boşa gittiğini bir şiir ile kaleme alan Tınıstanov ilk şiirini bu şuurla yazmıştır. Eğitimine devam etmek üzere 1919 yılında Taşkent’e gidip burada, Kazak-Kırgız Enstitüsünde okumaya başlamış ve 1924 yılında buradan mezun olmuştur. 1921-1924 yılları arasında eserlerini çıkarmaya başlamış ve bu dönemde 24 şiir kaleme almıştır. Yine aynı yılların sonunda çocuklar için “Okuu Kitebi” adı ile 18 kısa hikâye yazmış ve yaşına göre inanılmaz bir üretkenlik sergilemiştir. Taşkent’te öğrenciyken onun hocalığını Alaş-Orda Hareketi’nin edebiyat alanındaki büyük ismi olan Mağcan Cumabayev yapmış ve ondan oldukça etkilenmiştir. Buradaki mezuniyetinden sonra ise yine aynı okuldaki Bilim Komisyonu’nda aylıklı olarak çalışan Tınıstanov, bu yıllarda tüberküloz hastalığına yakalanmıştır. Hastalık, onu uzun süreler yatakta yatırmak mecburiyetinde bıraksa da o edebî ve ilmî çalışmalarını bırakmamış ve nihayetinde 1926 yılında Bakü’de yapılan 1. Uluslararası Türkoloji Kongresi’nde Kırgız Delegasyonu üyeleri arasında bulunup bu kongreye katılmış ve 25 yaşında katıldığı bu kongrede Kırgız alfabesi hakkında bir bildiri sunmuştur. Sadece bu değil yine 1924 ve 1926 yılları arasında çok kısa sürelerde ilkokullar için ders kitapları yazmıştır. Bütün bu çalışmaları içinde alfabe ihtiyacını geri plana atmamış ve “Erkin Too” (Bağımsız Dağ) adlı gazetedeki yazılarıyla halkına da bu alfabe hakkında bilgiler vermiş ve Latin alfabesinin bütün Türklerde ortak olması gerektiğini savunmuştur. Mayıs 1926 yılında da Alaş-Orda Hareketinin liderlerinden Ahmet Baytursun’un da bulunduğu Kırgızistan Muallimler Kongresinde, sert tartışmaların sonucu olarak Latin alfabesini kabul ettirmeyi başarmıştır. 25 yaşına gelesiye, Kırgız ilim sahasındaki eksikliği genç yaşına rağmen bu derece yoğun çalışmaları ile kapatmaya çalışması ve başarılara ulaşması gerçekten takdire şayandır. Yine 1927 yılında Kırgızistan SSC’nde “Millî” Eğitim Bakanlığı görevinde bulunmuştur. Tabii millî eğitimin gereği olan millîlik vasfını çalışmalarıyla gösterdiği için yüksek ihtimaldir ki Bolşevikler tarafından tüberküloz hastalığı bahane gösterilerek süresiz izne çıkarılmıştır. Yayınladığı yazılar ve bulunduğu ortam gereği bu durumu makul karşılamak olağandır çünkü Kasım Tınıstanov’un hayatına baktığımızda Türk birliğini, Türk aydınlanmasını önde tuttuğu bellidir. Bolşeviklerin bu durumdan memnun kalması elbette beklenemez. Daha sonraki hayatında ise Pedagoji Enstitüsü’nde 1932 yılında Doçent, 1936 yılında ise Profesör olmuş ve bakanlıktan alınmasından sonra özellikle ilim alanında çalışmıştır.
Kasım Tınıstanov 1901 yılında Kırgızistan’ın Issık Göl havzasındaki bir köyde dünyaya gelmiştir. Ne zengin ne de fakir, ortalama bir aileye mensup olan Tınıstanov, okuma-yazmayı babasından öğrendikten sonra 1909-1912 yılları arasında mahalle mektebinde, sonra ise 1913 ve 1916 yılları arasında Özbek ve Rus okullarında eğitim almıştır. Okuluna devam ederken 1916 yılında, yukarıda bahsettiğimiz 1916 Ayaklanması, namı diğer Ürkün Katliamı sebebiyle 120.000 Kırgız gibi o da ailesi ile çok zor şartlarda Çin’e göçmek zorunda kalmıştır. Sonrasında ise 1917 yılındaki Bolşevik Devrimi ile Rus Çarlığının yıkıldığını gören Tınıstanov ve ailesi yine göç sürecindeki zorlukları bilhassa tekrardan yaşamayı göze alarak vatanlarına dönmeye başlamıştır. Vatanına döndüğünde 18 yaşının boşa gittiğini bir şiir ile kaleme alan Tınıstanov ilk şiirini bu şuurla yazmıştır. Eğitimine devam etmek üzere 1919 yılında Taşkent’e gidip burada, Kazak-Kırgız Enstitüsünde okumaya başlamış ve 1924 yılında buradan mezun olmuştur. 1921-1924 yılları arasında eserlerini çıkarmaya başlamış ve bu dönemde 24 şiir kaleme almıştır. Yine aynı yılların sonunda çocuklar için “Okuu Kitebi” adı ile 18 kısa hikâye yazmış ve yaşına göre inanılmaz bir üretkenlik sergilemiştir. Taşkent’te öğrenciyken onun hocalığını Alaş-Orda Hareketi’nin edebiyat alanındaki büyük ismi olan Mağcan Cumabayev yapmış ve ondan oldukça etkilenmiştir. Buradaki mezuniyetinden sonra ise yine aynı okuldaki Bilim Komisyonu’nda aylıklı olarak çalışan Tınıstanov, bu yıllarda tüberküloz hastalığına yakalanmıştır. Hastalık, onu uzun süreler yatakta yatırmak mecburiyetinde bıraksa da o edebî ve ilmî çalışmalarını bırakmamış ve nihayetinde 1926 yılında Bakü’de yapılan 1. Uluslararası Türkoloji Kongresi’nde Kırgız Delegasyonu üyeleri arasında bulunup bu kongreye katılmış ve 25 yaşında katıldığı bu kongrede Kırgız alfabesi hakkında bir bildiri sunmuştur. Sadece bu değil yine 1924 ve 1926 yılları arasında çok kısa sürelerde ilkokullar için ders kitapları yazmıştır. Bütün bu çalışmaları içinde alfabe ihtiyacını geri plana atmamış ve “Erkin Too” (Bağımsız Dağ) adlı gazetedeki yazılarıyla halkına da bu alfabe hakkında bilgiler vermiş ve Latin alfabesinin bütün Türklerde ortak olması gerektiğini savunmuştur. Mayıs 1926 yılında da Alaş-Orda Hareketinin liderlerinden Ahmet Baytursun’un da bulunduğu Kırgızistan Muallimler Kongresinde, sert tartışmaların sonucu olarak Latin alfabesini kabul ettirmeyi başarmıştır. 25 yaşına gelesiye, Kırgız ilim sahasındaki eksikliği genç yaşına rağmen bu derece yoğun çalışmaları ile kapatmaya çalışması ve başarılara ulaşması gerçekten takdire şayandır. Yine 1927 yılında Kırgızistan SSC’nde “Millî” Eğitim Bakanlığı görevinde bulunmuştur. Tabii millî eğitimin gereği olan millîlik vasfını çalışmalarıyla gösterdiği için yüksek ihtimaldir ki Bolşevikler tarafından tüberküloz hastalığı bahane gösterilerek süresiz izne çıkarılmıştır. Yayınladığı yazılar ve bulunduğu ortam gereği bu durumu makul karşılamak olağandır çünkü Kasım Tınıstanov’un hayatına baktığımızda Türk birliğini, Türk aydınlanmasını önde tuttuğu bellidir. Bolşeviklerin bu durumdan memnun kalması elbette beklenemez. Daha sonraki hayatında ise Pedagoji Enstitüsü’nde 1932 yılında Doçent, 1936 yılında ise Profesör olmuş ve bakanlıktan alınmasından sonra özellikle ilim alanında çalışmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder